3 Ağustos 2010 Salı

"Artık özgürüm" dedim kendi kendime. Çok saçma geldi sonra bunu söylemek, özgürlük kelimesi anlamsız geldi. Ne farkı vardı ki yeni özgürlüğümün eskisinden, bu içten gelen cümle nasıl ağzımdan çıktı. Önce özgürlüğün istediğim herşeyi yapabilecek olmanın verdiği his olduğunu düşündüm. İstediğim ve yapamadığım bişeyler de yoktu oysaki. Özgürlüğün ne olduğunu anlamak için hapiste yatan bir insanı, kendimle karşılaştırdım. Aramızda ne benzerlik var da o özgürlüğünü dört duvar arasında beklerken ben "artık özgürüm" diyebiliyorum.

Özgürlük bir bakış açısıyla yapabileceklerinin kısıtlanmasıdır. Şu durumda hapisteki adamın özgür olmamasının sebebi dışarıya istediği gibi çıkamıyor olmasıdır. Burada insanı hapis eden dört duvarın varlığı kadar dışarının varlığıdır aslında. Yani hapishanede doğmuş olan bir çocuk, dışarının varlığını öğrendiği güne kadar özgürdür, dışarıya çıkmayı istediği ilk gün esareti başlar. Bu demek oluyor ki her insan esaret altında ama henüz bunun farkına varmamış olabilir. Özgürlük eğer fiziksel olsaydı, ben hep özgür bir insan olurdum. Ama ben özgür değildim...

Aslında bir bakış açısıyla da özgürlük sorumlulukların olmamasıdır. Bunu düşünerek "artık özgürüm" demiş olabilirim. Ama sorumluluklar bir insanı esir yapsaydı her insan tutsak olurdu. Ayrıca hapisteki adamın dışarıya çıkmamak dışında ne gibi bir sorumluluğu var. Sorumluluk etkiliyse bile dolaylı bir etkisi olmalı...

Bildiğim herşeyi düşündüğümde şunu farkettim ki, esaret bir şeyi düşünmeden duramamaktır. Hapisteki kişinin özgür olmamasının sebebi her gün saatlerce hapiste olduğunu ve dışarının nasıl olduğunu düşünmesidir. Dışarıyı hiç düşünmeyen veya dışarıda olmayı zaten istemeyen hapisteki bir kişi özgür müdür, tutsak mıdır? Bence özgürdür.

Ne sorumluluklarımdı beni esir eden ne de dört duvar, düşüncelerimdi. Hergün aynı şeyleri saatlerce ve saatlerce, düşünmek istemememe rağmen, tekrar tekrar düşünmekti. Meğer özgürlük insanın istediği şeyleri düşünebilmesiymiş...

ve ben "Artık özgürüm"


1 yorum:

amatorinsan dedi ki...

"biri kilitli olmayan ama içeri doğru açılan bir kapıyı itmek yerine çekmeyi akıl etmiyorsa, o odada hapistir."
Ludwig Wittgenstein