24 Temmuz 2007 Salı

Garip bir hüzün var içimde. Niye ki?

Aklıma hep olayı beceremediğim şeyler gelir. hep eksik olduğumu hisederim ve bu eksiklerimi kapatmak için çaba sarfederim. Ama aklıma bu sefer öyle bir şey geldi ki...

İyimserlik. Ben iyimser biri değilim sanırım. Çünkü aklıma sürekli beceremediğim şeyler gelir. Olmayacak olanları daha rahat görürüm. Burda bir kısır döngü var gibi geldi ama...

Bir süredir yazmadan düşünüyorum ve aklıma, gelecek hakkında veya kendim hakkında en küçük güzel bir şey gelmedi. Bu da bana lise yıllarımın hediyesi. Kendini beğenmemek. Bazen işe yarıyor. Etrafımdaki neredeyse bütün insanları kendimden değerli görüyorum. Onlar da değerli hissetmeyi seviyorlar. Böylece iyi anlaşıyoruz. Ama sanırım öyle olunca da kenimle iyi anlaşamıyorum. Anlaşamayınca iyimser olamıyorum. Kendisinin iyi olmadığını düşünen biri nasıl iyimer olabilir ki?

İnsanın kendisini değerli hissettirecek birisine ihtiyacı var. Bence bu genelleme doğru. Benim kimseye ihtiyacım yok diyen ya bir çok şeyi aşmıştır ya da doğruyu söylemiyordur. Eğer yoksa onu kendi yaratır. Yaratmazsa yaşayamaz.

Şimdi yalnızlıktan, şizofren bir şekilde, kafamda yeni birini yaratıyorum. Beni sevecek, yanımda olacak ve ara sıra bana güzel şeyler söyleyecek.

Yeni türkü'nün "resim" şarkısını dinleyin

"Biliyorum görünce beni hep tanıyordum diyeceksin,
Rüyalarımda hep sen vardın, hep tanıyordum diyeceksin."
İşte bir türlü içimde olmayan iyimserlik.


"Okuduğum her cümlede, konuştuğum her insanda, gördüğüm her güzellikte
Sen de varsın
Sen hep varsın"
ve işte benim içimde yaşayan sevgilim....

Hiç yorum yok: